Türkiye’nin imzaladığı Paris Anlaşması ile birlikte sermaye yoğun bir dönüşümün başında olduğunu ve bu dönüşümleri sağlayacak sermaye akışı için CDS risk primlerinin düşürülmesinin şart olduğunu kaydeden TEPAV Kurucu Direktörü Dr. Güven Sak, “Net sıfır gündemi, iklim değişikliği gündemi bunun eylem planına aktarılması kapsamlı ekonomik reform programı için imkan alanı açtı. Türkiye büyümesinin ivme kazanması için açıkça net sıfıra odaklanmak gerekirken son derece bir yanlış noktadan faiz indirimine giriştik ve gereksiz yere hadiseyi daha güçleştiren, yapmamız gerekeni güçleştiren bir döviz krizini oluşturduk” dedi.
KARBON MALİYETLİ
Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan yeni büyüme hikayesinin, bu krizle birlikte şansının zorlaştığını anlatan Sak, Uludağ Ekonomi Zirvesi bünyesinde düzenlenen “Global Büyüme” şu değerlendirmeyi yaptı: “Bütün bu dönüşümün şirketler üzerine bir karbon maliyeti yükleyeceği de son derece açık. Bütün bunları yapmak için de münasebetsiz bir vakitteyiz. Son kur krizi olmasaydı daha iyi olurdu. Bu indirimleri ocak-şubat ayına erteleseydik farklı bir resmin içinde olabilirdik ” dedi.
Geriye dönüş 2025’e kaldı
Pandemi ile birlikte artan enflasyon baskısının gelecek için anahtar bir rol oynayacağını kaydeden London Business School Ekonomi Profesörü Linda Yueh ise “2019 yılında ekonomi, 2- 3 yıllık potansiyelini kaybetti pandemi nedeniyle. Dünyada pandemi krizindeki gelişmeler 2025 yılına kadar 2019 yılına dönülemeyeceğini gösteriyor” dedi.
Soğuk savaş kapıda bekliyor
Oxford Üniversitesi Küreselleşme ve Kalkınma Profesörü Ian Goldin, ise ABD ile Çin arasındaki yeni bir soğuk savaş riskine dikkat çekti. “Artan korumacılık gerilimlerin artmasına neden oluyor. Bu da soğuk savaşa neden olabilir. Bu küresel sorunun çözümü açısından felaket olabilir” dedi. Goldin, pandemide ABD ve AB’de iflasların dondurulduğunu ve burada büyük bir dönüşümün beklenmesi gerektiğini dile getirdi.