TBMM Genel Kurulu’nda bütçe maratonu başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2002 bütçesi ile ilgili sunumunu TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirdi.
Kur ve faiz konularında mesajlar veren Oktay, “Yatırımların hayata geçebilmesi ve daha fazla üreten bir Türkiye için faizlerin yatırım ortamını destekleyici olması önem arz etmektedir” diye konuştu.
“Salgının getirdiği olağanüstü koşullarla birlikte sadece Türkiye’de değil pek çok ülkede politika faizinin enflasyonun altında yer aldığı bir dönemden geçmekteyiz” diyen Oktay, kurlardaki atakların Türkiye ekonomisinin gerçeklerini yansıtmadığını ve atakların manipülatif olduğunu ileri sürdü.
Oktay şunları söyledi:
“2021 yılında gözlenen iktisadi faaliyetteki hızlı toparlanmayı takiben 2022 yılında hedeflenen yüzde 5’lik güçlü büyümenin iş gücü piyasalarına olumlu yansımalarının olması, işgücü oranlarında önemli iyileşmelerin kaydedilmesini öngörmekteyiz.
İktisadi faaliyetteki toparlanmaya ek olarak istihdam teşviklerinin etkili bir şekilde toparlanması sürdürülecektir.
Dijitalleşme ve yeşil dönüşüme uyumun hızlandırılması, kadınlar, gençler ve engelliler gibi grupların iş gücü piyasasına girişinin güçlendirilmesi konusunda yapısal adımlar atılacaktır.
Bu çerçevede Orta Vadeli Program tahminlerine dayalı olarak 2022 yılında istihdamın 2021 yılına göre 1 milyon 277 bin kişi artması, işsizlik oranının ise yüzde 12’ye gerilemesi beklenmektedir.
2021 ihracatçılarımızın salgının dönüştürücü etkilerine hızlı adapte olmaları sayesinde performans bakımından büyük başarıların yakalandığı bir yıl olmuştur.
‘CARİ DENGEDE İYİLEŞME VAR’
Her ne kadar salgın turizm gelirlerimizi etkilemiş ve son dönemde enerji fiyatları yükseliyor olsa da bu dönemdeki büyüme oranlarını cari açıktaki iyileşme ile sağlıyor olmamız oldukça kıymetlidir.
Seyahat gelirlerimiz OVP hedefinin üzerine çıkmıştır. Yıl sonunda bu rakamın 20 milyar doların üzerine çıkmasını öngörmekteyiz. Turizm gelirlerinde ise 24 milyara ulaşmayı bekliyoruz.
Önümüzdeki yıl seyahat gelirlerinin artmasını ve bu kanaldan cari dengede iyileşme sağlanmasını öngörmekteyiz.
‘KAMU MALİYESİ EKONOMİNİN EN ÖNEMLİ ÇIPASI’
Mali disiplin kararlılığımız dün nasılsa bugün de aynı şekilde devam etmektedir. Kamu maliyesi Türkiye ekonomisinin en güçlü çıpası olmaya devam edecektir. Salgın belirsizliğinin yaşandığı 2021’de vatandaşa, esnafa, reel sektöre yönelik desteklerimizi sürdürerek bütçe açığını yüzde 3,5’in altında tutarak kamu maliyesi göstergelerinin sürdürülebilirliğine önem veriyoruz.
Merkez Bankası’nın rezervleri de son dönemde özellikle 35 milyar doların üzerinde bir artışla 126 milyar doları aşmıştır.
Bir ekonomiyi değerlendirirken sadece bazı göstergeleri göz önünde bulundurup geri kalanı göz ardı etmek doğru bir yaklaşım değildir. Kurlarda son dönemde yaşanan hareketlenmeyi sadece politika faizi çerçevesine bağlamak son derece yanlıştır ve Türkiye’nin büyüme, ihracat, cari denge ve mali disiplinde sağladığı başarıyı yok sayma anlamına gelir.
Salgının getirdiği olağanüstü koşullarla birlikte sadece Türkiye’de değil pek çok ülkede politika faizinin enflasyonun altında yer aldığı bir dönemden geçmekteyiz. ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, G. Kore, Brezilya, Endonezya, Macaristan, Polonya ve Rusya gibi pek çok ekonomide negatif reel politika faizi uygulanmaktadır. Ayrıca politika faizinin yüksek olduğu dönemlerde de kurlarda hareketlenmeler görülebilmektedir.
‘DÖVİZDE MANİPÜLATİF HAREKETLER VAR’
Son dönemde yaşanan gelişmeleri, doların dünyada güçleniyor olması, para birimimize karşı yapılan spekülatif ve manipülatif hareketler ve ülkemizin döviz talebini artıran etmenler çerçevesinde ele almak gerekir. Gelişmiş ülkelerin sıkılaştırma programını devreye alacağı beklentisiyle dolarda diğer tüm ülke para birimleri karşısında bir yükselme söz konusudur. Nitekim geçtiğimiz günlerde euro/dolar paritesi 1,12 seviyelerine kadar gerilemiştir.
Küresel etkiler ve ekonomik kırılganlıkların bilincindeyiz. Bunun üstesinden gelecek olan da bizleriz.
Bir çok göstergede yine iyi seviyeleri yakaladığımız bu dönemde para birimimiz manipülatif ataklara maruz kalmaktadır. Son dönemdeki kur hareketleri ekonomimizin gerçeklerine uygun değildir. Bu manipülasyon girişimlerinin bize olduğu kadar bunu yönlendirenlere de artan bir maliyeti vardır ve ekonomimize sözde diz çöktürmek isteyenler için de sürdürülebilir değildir.
Ülkemizin döviz ihtiyacını en aza indirecek ve bu saldırılara karşı en aza indirecek, bu saldırılara karşı çok daha dayanıklı bir ekonomik yapıyı hızlı bir şekilde tesis edeceğiz.
‘FAİZLER YATIRIM ORTAMINI DESTEKLEMELİ’
Yatırımların hayata geçebilmesi ve daha fazla üreten bir Türkiye için faizlerin yatırım ortamını destekleyici olması önem arz etmektedir. Amacımız daha çok üreten, daha çok istihdam sağlayan, tüm milletimizin yararlandığı tam bağımsız bir ekonomik yapıyı oturtmaktır.
Döviz kurlarındaki yükseliş bazı bütçe giderlerinde artışa neden olurken bazı bütçe gelirlerini de olumlu yönde etkilemektedir. Bu etki sınırlı ve yönetilebilir düzeydedir.”