Cumhurbaşkanı Erdoğan; hiçbir akına, hiçbir oyuna, hiçbir tuzağa tahammülleri olmadığını belirterek, “Bayrağımızda sembolleştirdiğimiz özgürlüğümüzü maksat alan hiç kimseyi bilsinler ki affetmeyiz. Vatanımızı bölmeye, devletimizi yıkmaya çalışan hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Ulusal Park Alanı’nda düzenlenen Malazgirt Zaferi’nin 951. yıl dönümü programında konuştu.
“Bizans ve Selçuklu ordusu Malazgirt’te karşı karşıya geldiğinde İslam dünyasının dört bir yanında Sultan Alparslan’ın zaferi için dualar ediliyordu” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
*İki ordunun Malazgirt Ovası’nda karşılaştığı günün sabahı Sultan Alparslan kumandanlarının önünde şu duayı ediyordu; ‘Ey Allah’ım sana müvekkil oldum ve bu cihadla sana yaklaştım.
*Senin katında secdeye kapanıyor ve yalvarıyorum. Şayet içtenliğimi kabul ediyorsan düşmanlara karşı bu cihadda bana yardım et ve beni muzaffer kıl.’
*Sultan Alparslan bu duanın akabinde tıpkı bugünkü üzere bir cuma günü namazı müteakip ölürsem kefenim olsun dediği beyaz elbisesi ile atının kuyruğunu şahsen bağlayıp ordusunu atağa kaldırmıştır.
*Bugün burada biliyorsunuz cuma namazımızı kılacağız. Ecdadımızın izinde motamot yürüyeceğiz. Sultan Alparslan’ın namazgahında daima birlikte eda edecek kendisi ve ordusundaki kahramanlar için duamızı yapacağız.
*Gece yarısına kadar süren savaş Sultan Alparslan’ın uyguladığı savaş planları sayesinde mutlak bir galibiyetle neticelenmiştir. Niyet hayır, dua samimi, yürek pek direk sağlam olunca akıbet yani zafer de bunları izliyor.
*Merhum Gençosmanoğlu ‘Aylardan ağustos günlerden cuma’ diyerek başladığı şiirinde bu tabloyu şöyle anlatıyor; ‘Yiğitler kan döker bayrak solmaya, Anadolu başlar vatan olmaya. Kızıl elmaya hey, kızıl elmaya.
*En hoş marşını vurmada mehter, ya Allah Bismillah Allah-u ekber.’ Malazgirt Zaferi’nin akabinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kurulan küçük beylikler vakit içinde evvel Selçuklu’nun akabinde Osmanlı’nın bünyesinde toplanarak bir cihan devletinin sütunlarına dönüşmüştür.
*Bu savaşta yenilen Bizans hükümdarı ise Sultan Alparslan tarafından affedilmesine karşın kendi sarayındaki muhalifler tarafından feci bir biçimde katledilmiştir. Türkiye’nin dostluk elini uzattığı kimi çevrelerin bu tarihi hakikatleri birer ibret vesikası olarak hatırlamalarında yarar görüyoruz.
*Bizans’ın, Fatih’in İstanbul’u Fethi ile sona eren kaçınılmaz akıbetini şair şöyle anlatıyor; Şafak söktü gün ışıdı işte, işte bize geldi gurur duyun çatırdısını uzak uzak Bizans yıkıldı Malazgirt’te hakikaten Malazgirt’ten sonrası ecdadımız için yalnızca bir vakit saat problemiydi.”
Türk tarihinde pek çok zafer olduğunu, Malazgirt’in üzerinde bu kadar çok durmalarının ve gençlere bu zaferi anlatmak için uğraş göstermelerinin bir sebebi olduğunu söyleyen Erdoğan, şu tabirleri kullandı:
*Çünkü Malazgirt milletimizle birlikte tüm İslam dünyasının Müslümanların da bir zaferidir. Malazgirt bu coğrafyada kazandığımız öbür tüm zaferlerin birinci adımıdır, anasıdır, bereketli kaynağıdır. Halide Nusret Malazgirt’in bu vasfını şu formda dizelere döküyor; Atlanmış pusatlanmış erleri güya yeldi.
*Nal sesleri bir zafer marşı üzere yükseldi. Şimşek şimşek hızlandı, zulmü, zulmeti deldi. Her savaşa benzemez bu bir kutsal savaştı.
*Ay kesimi yiğitler hak yolunda savaştı.’ Evet Malazgirt Zaferi’nden yalnızca üç dört yıl sonra kurulan Anadolu Selçuklu Devleti 228 yıl sonra kurulan Osmanlı, 852 yıl sonra kurulan Cumhuriyet daima bu zaferin meyveleriydi.
*Şayet Sultan Alparslan Anadolu’nun kapılarını bir daha kapanmamak üzere bize açmamış olsaydı bu coğrafyadaki küçük kümeler halinde süregelen varlığımızı ebedi kılabilir miydik?
*Bunun için Malazgirt’i asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Hep gönül dünyamızda ve zihnimizde yaşatacağız. Ecdadın da bu bahiste hassasiyet gösterdiğini biliyoruz.
Edebiyatımızda en çok işlenen tarihi hadiselerin başında Malazgirt geldiğini belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
*İlmi araştırmalar yanında şiirlerle, denemelerle, öykülerle destanlaşan bu zaferi bizden sonraki jenerasyonlara de ilmik ilmik işlemek her birimizin boynunun borcudur.
*Ülkemizde bir devir ulusal her hasletimiz üzere Malazgirt’in de unutturulmaya çalışıldığı günler yaşanmıştır.
*Şairlerimiz şiirleriyle, tarihçilerimiz yapıtlarıyla bu sinsi oyunu bozarak bize bugün şanla, onurla, heyecanla tekrarladığımız eserler bırakmışlardır.
*Yahya Kemal’den Tanpınar’a, Mustafa Necati’den Gençosmanoğlu’na, Arif Nihat’tan Osman Atilla’ya bize bu yapıtları armağan eden tüm münevverlerimizi şükranla yad ediyorum. Yahya Kemal’in şu şiiri bin yıldır Anadolu’da girdiğimiz her gazanın adeta özetidir.
*Gençlik yıllarımdan bu yana daima söz ettiğim üzere; ‘Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, galib et, zira bu son ordusudur İslam’ın.
*Sınır ötesi harekatlarımızın her birinde dostlarımıza yardım için gittiğimiz her yerde bu şiirin tabir ettiği ruhla uğraşımızı yürüttük ve muvaffakiyete ulaştırdık.
*Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın şu şiiri de Malazgirt’ten bugüne çok hoş iletiler iletiyor; Torunlarım dört yana, kol kol gitsin.
*Malazgirt’ten İstanbul’a yol gitsin. Gelip sana çarpan gücü yavaştan anlamazsa haritadan sil gitsin. Çekilmiş üzere davran merkezde iki yandan sağ yürüsün sol gitsin.
*Olsa da son saatin son dakikası senden aman dileyen sal gitsin. Şehitlerim Allah’a al al gitsin. Yaralıma su verene bal gitsin. Milletimizin yalnızca stratejik aklı ve gücünü değil birebir vakitte vicdanını, ahlakını, inceliğini de söz eden bu tasvirleri ruhumuzun en müstesna köşesinde koruma ediyoruz.
*Bizi ecdadın bilhassa yad ettiği ve daima olarak düşmana bakışını söz ettiği yerde bizler tıpkı Sultan Alparslan üzere tıpkı Osman Gazi’nin, tıpkı Fatih’in, Yavuz’un, Sultan Süleyman’ın yaptığı üzere bugün de er meydanında her türlü çabayı verirken tek bir günahsızın canına halel getirmemiş ve bu hassasiyet içerisinde hareket ediyoruz.
*Bayrağımızın dalgalandığı her yerin itimat ve huzur sembolü olarak görülmesinin gerisinde bu anlayış vardır.
*Elbette bu inceliği istismar etmek isteyenler çıkmaktadır. Lakin biz vakur ve kararlı duruşumuzla onların da üstesinden gelmeyi biliyoruz.
*Anadolu’nun adım adım medeniyetimizin maddi ve manevi ögeleriyle işlenmesi süreci hem kılıçla hem kalemle hem kalple olmuştur.
*Arif Nihat ne hoş söylüyor; ‘Ezanımdan alışıp tekbire, buldunuz memnunluk imanımla. Vatan ettim sizi ey topraklar, beş vakit damgalayıp alnımla.
*Millet olarak bugün de istiklalimizin işaretleri olarak semalarımızda yankılanan ezanları ve nazlı nazlı dalgalanan al bayrağı bilhassa görmemizin gerisinde işte bu türlü bir şevk ve aşk vardır.
*Biz ezanlar susmayacak, bayrak inmeyecek dedikçe yürekleri daralanlar, gözleri dönenler, elleri ayakları titreyenler beyhude yere telaş ediyor.
*Bu ezanlar, bu bayraklar, bu zaferler, bu şehitler onların da özgürlüğünün haysiyetinin, geleceğinin teminatıdır.
*Yeter ki vatanlarına ihanet etmesinler. Kâfi ki milletine düşmanlık yapmasınlar. Kâfi ki ulusal ve manevi kıymetlerimize hasımlık beslemesinler. Bunun dışında herkes başımızın tacıdır. Ülkemizin hamdolsun herkese yetecek imkanı vardır.
*İşte bunun için her fırsatta hazır mıyız? Her fırsatta ne diyoruz? Tek millet diyoruz, tek bayrak diyoruz, tek vatan diyoruz, tek devlet diyoruz.
*Bir olacağız, iri olacağız, canlı olacağız, kardeş olacağız, daima birlikte Türkiye olacağız. Hiçbir taarruza, hiçbir oyuna, hiçbir tuzağa tahammülümüz yoktur.
*Bayrağımızda sembolleştirdiğimiz özgürlüğümüzü maksat alan hiç kimseyi bilsinler ki affetmeyiz.
*Vatanımızı bölmeye, devletimizi yıkmaya çalışan hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Başka her hususta herkese gönlümüz de, kapımız da açıktır.
*Sultan Alparslan’dan Süleyman Şah’a, Osman Gazi’den Gazi Mustafa Kemal’e bütün uzanan silsile içindeki kıymetimizin etrafında ne kadar sıkı kenetlenirsek bugünkü kızıl elmalarımıza o kadar kararlı ve süratli ilerleriz.
*Ülkemizdeki son devirde en tezli vizyonu Cumhuriyetimizin 100. yılına adadığımız 2023 maksatlarını bunun için milletimize kelam verdik. Kapı kapı dolaşıyor muyuz? Cumhur İttifakı olarak Allah’ın müsaadesiyle 2023’te sandıkları patlatmaya var mıyız?
*Fethin 600. yılına adadığımız 2053 vizyonumuzu bunun için hazırlıyoruz. Malazgirt Zaferi’nin 1000. yıl dönümüne adadığımız 2071 hayallerimizi bunun için kuruyoruz.
*Yakın tarihimizde 19. yüzyıl yıkılışın, 20. yüzyıl yine dirilişin çağı idi. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl şahlanışın, inşallah gelecek yüz yılda bizim medeniyetimizin asrı olacaktır unutmayın.
*Sözlerimi merhum Ömer Öztürkmen’in çok duygulandığım şu mısralarıyla bitirmek istiyorum. Zira bugünü tam söz etmiş; ‘Bir cuma sabahı Allah’a karşı Malazgirt’te elli dört bin er bestelediler en hoş marşı Allahuekber Allahuekber. Bayrak bayrak fetih muştusu. Kesim modül Diyar-ı Urum. Birinci denizlerde birinci seccadesi Alparslan ordularının Anadolum.
*Geliyor ışıktan kopmuş askerler Allah’a uzanmış eller geliyor. Kalk ayağa kubbe ol ey yer. Göklerce minareler geliyor.
*Onlar ki ilâhilerle yıkandılar. Kırklarca okunmuş bir namazlı su. Vaktiyle dağlardan inen Bozkurtlar. Artık son Peygamber ordusu.’ Bu hislerle bir kere daha son Peygamber ordusu Sultan Alparslan’ı ve askerlerini tazimle, rahmetle, hürmetle yad ediyorum.
*Malazgirt Zaferi’nin 951. yıl dönümünün milletimize, Anadolu’ya ve tüm İslam alemine iyi olmasını diliyorum. Sizleri Sultan Alparslan’ın ayak izinin ve yürek sesinin hala yankılandığını şu mübarek topraklarda sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.