CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Özel, şunları söyledi:
“Mersin’in Mezitli ilçesinde, polisevine yönelen terör saldırısında hayatını kaybeden bir kardeşimiz, bir evladımız Sedat Gezer’e Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaralı diğer arkadaşımızın ve bir vatandaşımızın da bir an önce sağlıklarına kavuşmasını temenni ediyoruz. Bu saldırıyı gerçekleştiren bölücü terör örgütünü, PKK’yı kınıyoruz. Bu ülke teröre, uzun yıllardır çok ağır bedeller ödüyoruz. Terörle mücadele eden bütün polisimizi, jandarmamızı, silahlı kuvvetlerimizi; kayıplarımızı bir kez daha rahmetle anıyoruz, gazilerimize şükranlarımızı, minnetlerimizi sunuyoruz. Bunun son şehidimiz olmasını bir kez daha temenni ediyoruz. Dün akşam olay duyulduğu andan itibaren Mersin İl Başkanlığımız, ilçe başkanlarımız, Mersin milletvekilimiz, Mersin’deki büyükşehir belediye başkanımız konuya hassasiyet gösterdiler ve sürekli iletişim halinde olduk. Bu konuda bir üzüntü, büyük bir can sıkıntısı, büyük bir yas içinde olduğumuzu ifade etmek isteriz.
“CHP’ye hesap sormaya çalışan, iftira atan hadsizler var”
Olay soruşturuldukça, sosyal medyada son derece çirkin bir saldırı altında CHP. İğrenç bir algı operasyonuna niyetleniyorlar. CHP’nin; 2012 yılında yapmış olduğu, 2013 yılında kamuoyu ile paylaştığı; o dönem bütün siyasi partilere yolladığımız, halen daha da referans bir kaynak olarak gösterilen Tutuklu Gazeteciler Raporu’nun bir sayfasından CHP’ye hesap sormaya çalışan, iftira atan hadsizler var.
Dilşah Ercan’ın isminin raporda yazması üstüne diyorlar ki, ‘CHP bu kişiye gazeteci dedi.’ Rapor 2012 yılı, oluşturuş şeklini hepiniz biliyorsunuz. CHP, adı bilinen tutuklu gazetecileri cezaevinde ziyaret ediyor. Ancak, basın kartı olan, gazeteci olarak içeride olduğu bilinen toplam 71 kişiye de mektup yazıyor. Adınız, soyadınız, çalıştığınız dergi ve faaliyetiniz, varsa uğradığınız hak ihlalleri… Toplam 188 gazetecinin ismi var bu raporda. Bunun içinden şu anda Meclis’te üç milletvekili var. Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal da geçen dönem bizim milletvekilimizdi, bu raporda. Bu raporda Tuncay Özkan var, Mustafa Balbay var, Hikmet Çiçek var, Yalçın Küçük var… Nedim Şener var, Barış Pehlivan var, Barış Terkoğlu var; var oğlu var. Savcılıklarda soruyorlar ya ‘Göreviniz?’ ‘Gazeteciyim’ diyenlere ve bunu ispat edenlere mektup yazmışız. ‘Nerede çalıştın, ne yaptın, suçun ne’ diye… 2012 yılında buna gelen cevaplardan bir tanesini, ‘CHP’nin raporunda adı geçen birisi, şimdi terörist.’
“Ömürleri bugün terörist olduğu ortaya çıkanlarla geçenlerin bize söyleyecek lafı yok”
2012 yılında Mehmet Baransu’ya ne diyorsunuz? Ey AK Partililer, ey Süleyman Soylu. 2012’de Mehmet Baransu, baş tacı bir gazetecinizdi. Bugün Silivri’de müebbet hapis, terörist. Ne diyeceğiz, Mehmet Baransu’ya? Ekrem Dumanlı, firari terörist. Baş tacıydı. Ayırdığı koltuğa oturuyordunuz Türkçe Olimpiyatları’nda. Ey utanmazlar, CHP’ye bunu söyleyecek haddi bulan ve hudutlarını aşanlar. Örneğin Zekeriya Öz, o tarihin en itibarlı savcısı, bugün terörist. YAŞ üyesi olarak en yüksek rütbeli darbeci Akın Öztürk, bugün terörist. Mehmet Dişli; kardeşi yurt dışında Türkiye’yi temsil ediyor, halen daha. Ama Hulusi Akar’ın en yakını, 12 sene hiç ayırmıyor yanından. O gece darbeci, şimdi terörist. Sonra Recep Tayyip Erdoğan çıkacak, ‘Rabbim, milletim beni affetsin.’ Bu pisliklerden, hepsinden kurtulacak. 188 gazeteci ismi içinde adı geçmiş, CHP’den 11 yıl önceki raporun hesabını soracaksınız, öyle mi? Terbiyesizliğin lüzumu yok, hadsizliğin lüzumu yok. 11 yıl önceki kişinin, bugün terörist olacağını bileceksin de onunla temas edeceksin, falan. Rezalete bak. Ömürleri bugün terörist olduğu ortaya çıkanlarla aşna fişne geçenlerin bize söyleyecek lafı yok.
“O kadar bedava değil”
Biz gidip de bu adı geçen teröristi; görüşmemiş, konuşmamız, baş tacı etmemişiz. Sizin gibi biz bunlara rütbe mi taktık? Siz teröristlere rütbe taktınız, bugün terörist oldukları ortaya çıktı. Altına Mercedes mi verdik, siz verdiniz; terörist oldukları ortaya çıktı. Biz yanımızda mı tuttuk bunları, ey Hulusi Akar. Mehmet Dişli’nin hesabını Hulusi Akar’dan sorma, Zekeriya Öz’ün hesabını Tayyip Erdoğan’dan sorma, Akın Öztürk’ün hesabını YAŞ’taki AK Partililerden sorma; CHP’ye Allah’ın cezası bir katilin hesabını sor; ‘11 yıl önce sayfanızda yer aldı, mektup yazmış.’ ‘Gazeteciyim, içerideyim’ diye. Herkes aklını başına alacak. O kadar bedava değil.
“Soylu hani ayakkabı numarasını biliyordu, bütün teröristlerin?”
Ama bir hesap sorulacaksa, şuna soracaksınız. 24 Mayıs, tweet atıyor, ‘Başkomutanımıza tekmilimdir, Amanos Dağları’nda bir tane terörist kalmadı’ diyor, Süleyman Soylu. Devam ediyor, 23 Ağustos günü karşısında, ‘Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başkomutanım Amanos Dağları’nda bir tane terörist yoktur.’ Daha iki gün önce, Ortahisar ilçe başkanlığı açılışında; ‘Karadeniz’de yok, Amanoslarda yok.’ Şimdi; Amanoslardan sızan terörist, gitmiş polis merkezine saldırıda bulunmuş. Kardeşim, temizlemediysen, nasıl gelip tekmil veriyorsun. Orada terörist var, Mersin’de terörist var, Amanoslarda terörist var. Sen böyle bir teröriste yok dersen, meydan okuyoruz dersen tam kökünü kazımadıysan, başımıza bu geliyor.
Hani AK Parti? Bu Süleyman Soylu; görevden alıp alıp alamadığınız Süleyman Soylu hani ayakkabı numarasını biliyordu, bütün teröristlerin? Hani kafalarını çıkaramıyorlardı? Hani Süleyman Soylu, bunların burunlarındaki kılı takip ediyordu? Nasıl oluyor da geliyorlar, evlatlarımızı vuruyorlar?
“Bu utanmazların bu fırsatçılığına mide bulanıyor”
Ondan sonra Süleyman’ın ‘hiç terörist kalmadı’ demesini görme; sonra isim üzerinden başka algılar yaratmaya çalış. CHP’yi bununla anacak adamın alnını karışlarız. Hangi makamda, hangi mevkide olursa olsun. Herkes bu konularda haddini, hududunu, sınırını bilecek. Biz çıkıp, bir şehit cenazesi üzerinden bunları söylemezken; tutup da oradan bir algı operasyonu yapmaya çalışmayın kardeşim. Aklınızı başınıza toplayın. Geçmişte teröristlerle pazarlık yapanlar, masalara oturup kalkanlar, seçim günü mektup yazdıranlar. Bize söyleyecek bir kelime lafınız yok. Bu utanmazların bu fırsatçılığına mide bulanıyor.”
“Gençler sosyal medyadan duyuyor”
En geç 9 ay sonra seçimler yapılacak. Bir yandan vaatlerimizi anlatmaya çalışıyoruz, bir yandan devletin kurumları, ajansları; medyayı ele geçirmiş birilerinin attığı yalanlara karşı toplumu, seçmenleri ve gençleri bilgilendirmeye çalışıyoruz. Recep Tayyip Erdoğan, ‘ben istediğim yalanı söyleyeyim, Devlet Bey’e de söyleteyim; nasılsa bütün kanallar canlı veriyor, onları canlı verenler çok az, benim seçmenimin hiçbirisi bu cevapları duymaz’ diye yalana sarılıyorlar. Hafta sonu, ‘Gençler göreve geldiğimizde oy kullanma yaşı 30.’ Yalan 21’di. Hiç 30 olmadı Türkiye Cumhuriyeti’nde. 21’di. 18’e Doğru Yol Partisi-CHP koalisyonu indirdi. Kim karşı çıktı? Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi karşı çıktı. Sadece ret oyunu, Erdoğan’ın il başkanı olduğu Refah Partisi verdi. Bunu bütün gençler duysun. Tayyip Erdoğan, şuna güvendi; ‘At yalanı, sayarız inananı; nasılsa duyamazlar.’
“Alnının ortasına bu haritayı yapıştırıyoruz”
Gençler sosyal medyadan duyuyor. ‘Abdülhamit döneminde, gram toprak kaybetmedik.’ Neden? Millet ekonomi, yoksulluk, işsizlik konuşmasın… Bu iddiaya karşılık, bütün dünyanın kabul ettiği harita burada. Tunus, Sırbistan, Bulgaristan, Romanya, Karadağ, Kıbrıs, Girit gitmiş. (Haritayı göstererek) Alnının ortasına bu haritayı yapıştırıyoruz, Recep Tayyip Erdoğan’ın.
“Sönmekte olan mum, çok duman çıkarır”
Elazığ’da, bizim yaptığımız grup toplantısından önce asılan o afişler bir sahiplenen çıkmamıştı. En sonunda çıktı. Devlet Bey sahipleniyor. Diyor ki, ‘O afişleri ‘Gakkoşlar’ astı.’ Öyle bir şey yok. Elazığlılar, ‘Kusura bakmayın çok utandık.’ ‘Ben AK Partiliyim. Ama bunu tasvip etmiyorum’ diyen dünya kadar Elazığlı var. Bunlar kim? Cumhur İttifakı’nın paralı trolleri. Eski FETÖ yurdunun birinci katına oturmuşlar, oradan çalışma yapıyorlar. Devlet Bey de bunların sırtını sıvazlıyor. Yalan. Ama bir kez daha söylüyoruz. Demirtaş’a yapılanın bir hak ihlali olduğunu, hukuksuzluk olduğunu, yattığı her günün de onun mücadelesinde bir nişan olduğunu söyledik. Ama ‘elimle şeref madalyası takacağım’ falan; bu laf ak trollerin, MHP’li trollerin işidir. Bu yalanları söylemekle iktidarda kalacağını düşünen Devlet Bahçeli’nin de erimeye devam etmesi güzeldir. Sesi çok çıkıyor. Öyle; sönmekte olan mum, çok duman çıkarır. Sönen ateşten çok kara duman çıkar. Tükenmekte olan MHP ve AKP herkese kara çalar, bol bol. ‘Karar kesin, aday net’ diyorsun. Olmayacak dediğin kişiyi aday yaptın. Hakaret ettiğin kişiye methiye düzüyorsun. Yüzüne tükürdüğünle kol kola giriyorsun. Biz; 19 Mayıs 1919’da neredeysek, oradayız.
“Ekmeğin fiyatı yüzde 400 artmış, al sana ‘Erdoğan etkisi”
Nureddin Nebati… ‘Erdoğan etkisi diye bir şey var’ demiş. Onun üzerine diyorlar ki, Erdoğan etkisi nedir? Biz çıkardık, Erdoğan etkisini. Tek adam rejimi, 24 Haziran 2018’de başladı. 1 milyon 658 bin kişi artmış, işsiz sayısı. Al sana Erdoğan etkisi. Kişi başına milli gelir, geldiğinde 10 bin 694 dolarmış, şimdi 9 bin 592 dolar. Al sana Erdoğan etkisi. Herkesin cebinden yılda 1100 doları almış götürmüş, Erdoğan etkisi. Türk lirası yüzde 76 değer kaybetmiş. Açlık sınırı yüzde 302 artmış, ekmeğin fiyatı yüzde 400 artmış, ay çiçeğinin fiyatı beş kat artmış, patlıcanın fiyatı yedi kat artmış… Benzin fiyatı yüzde 225, mazot fiyatı yüzde 322… Al sana Erdoğan etkisi. Erdoğan’ı iktidarın başına tüm yetkileri ile getirdikleri günden beri iyiye giden bir şey yok.
“Bu yolsuzluk kurumsal değilse, bu adama ne yapacaksınız?”
Devlet Bahçeli, dünyayı söyledi, yine dün. Herkese her hakaret var. Kardeşim, sende de bir tane büyükşehir belediyesi var. Manisa. Belediye Başkanı, önce fırında yolsuzluk yaptı, ceza aldı; kılıç gibi tutuyor onu AK Parti. Yanlış yaparsa boynunun vuracaktı, son anda Cumhur İttifakı’na geldiniz, yoksa çoktan görevden alınmıştı. Katı atık arıtma tesisini yandaşa kurdurdu, sonra başka bir yandaşa gidip oraya çöktürdü; normal şartlarda hepsi birden ağır cezada yargılanır. Üçüncü mevzumuz: Bir dağın tepesinde bir arsa, o arsaya özel imar değişikliği, turizm belgesi. Mahkemeye başvurduk, meğer arsayı aldırdığı kızının arkadaşıymış… Kendi kızına, özel villalık arsa. Buna da sustunuz. En son; Manisa’da Bursa- İzmir yolu. Dedi ki, imar planını değiştiriyorum, beş katları 15 kata çıkarıyorum. Bu beş kat, kendinin de 15 kata çıkıyor. Şeytanın aklına gelmez, yeşil alanı kaydıralım, hepsini tek arsa yapalım… Bunu yaptığında bir dakika, 4800 metrekarelik inşaatı, olmuş 22 bin 900 metrekare. Toplamda 350 milyon TL’lik 200 tane fazladan daire… Dedi ki herkes yararlanıyor, baktık. 615 parsel, ileride birleşirlerse yararlanabilecek, şu anda kapsam dışı. Yararlanabilen 83 parsel, 71’i kendinin, 7’si ortaklarıyla, yani 78’i… Geriye 5 parça kalıyor, onlar da Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin. Sayın Bahçeli, bu yolsuzluk kurumsal değilse, bu adama ne yapacaksınız? Her gün dünyaya hakaret edenler, bu konuda işitme engelli, görme engelli olmuşlar. MHP susuyorsa, Genel Merkez payını mı alıyor. Susanların ilişkisi mi var? Eğer ilişkileri yoksa, hangi müfettişi, hangi tarihte yönlendirdiniz? Bütün Manisa biliyor ki, kendi arsalarına imar vermiş durumdadır. Ben bunun peşini bırakmam.
Toplu konut meselesinde, Tayyip Erdoğan, 250 bin kişiden 500 bin kişiye çıkardı. Sordunuz, ilk çıktığında; dedim 5 milyon kişi başvurur. Başka çaresi yok insanların. 5 milyonun üzerinde başvuru var. 20 kişiden biri alabiliyor, 19’u alamıyor. Tutmuş, 2 yıl sonra bir daha yapacağım diyor. Ama iki yıl sonra sen iktidarda değilsin. 20 kişiden para topluyorlar, bir kişiye ev verecekler, 19’unun parasını seçime kadar kullanacaklar. O bir kişiye de bu akılla giderlerse veremeyecekler. CHP gelince, elinden gelen her şeyi yapacak, geçmişten bitmemişleri yapacak, bu sözlerini de tutacak. Evlerin en alasını da teslim edecek.” (ANKA)