Merkez Bankası (TCMB) ekim ayında beklenenin oldukça üzerinde olan 200 baz puanlık faiz indirimine giderek, son iki ayda 300 baz puan faiz indirimi ile politika faizini yüzde 16’ya düşürdü. Dünyada enflasyona bağlı uygulanan sıkı para politikası uygularken, TCMB ise küresel risklere dikkat çekip aynı zamanda enflasyonun daha da yükseleceğini öngörerek tahminleri yukarı revize ederken, faiz indiriyor. Sadece para politikası değil siyasi, jeopolitik risklerin de yüksek olması TL’de rekor değer kayıplarını da beraberinde getiriyor.
İLK NEDEN RİSK ARTIŞI
Son olarak dolar, iş insanı Osman Kavala ile ilgili çağrı yapan 10 büyükelçi için AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “istenmeyen kişi” ilan edilmesi yönündeki açıklaması ile başlayan diplomatik gerilim ile geçen hafta yükseldiği 9.8545 lira ile tarihi zirveyi gördü.
Kurdaki hareketlilik sürerken Hazine eski Müsteşarı Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, ‘Doğru Ekonomi Politikasının Aşamaları’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında ekonomide çıkış için yol haritasını çizen Eğilmez, “Doğru bir ekonomi politikası uygulaması için başlanması gereken nokta faiz değildir. Faiz sonuçtur. Çözüme sonuçtan başlanmaz. Çözüm için ilk nedene gitmek gerekir. Burada ilk neden risk artışıdır” görüşünü dile getirdi. Eğilmez, yanlış ekonomi politikasının ekonomide kısırdöngüye yol açtığını aktardı.
ZAMAN İÇİNDE BAŞLANMALI
Doğru bir ekonomi politikası uygulayabilmek için riskler listesi yaparak ve tek tek o riskleri çözmeye çalışarak işe başlanması gerektiğini aktaran Eğilmez, “Ancak bu şekilde başlayıp zaman içinde faiz indirimine kadar gelinirse sorun çıkmaz. Faiz indirimiyle başlanması risklerin çözümü değil tam tersine risklere ekleme yapılması demektir” dedi.
Hukukun üstünlüğü kabul edilmeli
“Türkiye’de en çok bulunan şey risktir ve bunlara her gün yenileri eklenmektedir” diyen Dr. Mahfi Eğilmez, şu ifadeleri kullandı: “Mesela 10 büyükelçinin yaptığı ortak açıklama bir risk artışı yaratmıştır. İşin aslına bakarsak risk artışı o aşamada değil AİHM kararının uygulanmamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu sorunu faizi artırarak çözmek mümkün değildir, olsa olsa bir süre ertelenebilir. Bu sorunun çözümü hukukun üstünlüğünü kabul edip yargı kararlarını uygulamaktır.”