Reuters’ın enflasyon anketine göre, asgari ücret zammı ve artan enerji fiyatları nedeniyle Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (TÜFE) ocak ayında son 20 yılın zirvesi olan yüzde 46,68’e yükselmesi bekleniyor.
Aylık enflasyonun ise yüzde 9,80 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor, tahminler yüzde 6,9 ila yüzde 13,72 bandında yer alıyor.
17 ekonomistle gerçekleşen ankette ocak ayı için yıllık enflasyon tahminleri yüzde 40 ila yüzde 52,19 arasında değişiyor. TÜFE en son Nisan 2002 döneminde yüzde 52,7 artış kaydetmişti.
ENERJİ MALİYETLERİNDEKİ ARTIŞ ENFLASYONU TETİKLİYOR
Artan enerji maliyetleri paralelinde 2022 yılından geçerli olmak üzere değişik abone grupları için elektrik tarifelerinde yüzde 52 ile yüzde 125 arasında; doğalgazda ise yüzde 15 ile 50 arasında değişen oranlarda artışa gidildi. Akaryakıt fiyatları da artışta.
Asgari ücret yüzde 50 seviyesinde arttırılırken sigara ve alkol grubundan alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) yüzde 47 artırıldı.
‘YIL İÇİNDE YÜZDE 50’Yİ AŞACAĞINI ÖNGÖRÜYORUZ’
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan anketteki soruya verdiği yanıtta politika faizinin arttırılmayacağı varsayımıyla önümüzdeki dönemde enflasyon seviyesinin reel faizi eksi bölgeye itmeye devam edeceğini belirtti.
Erkan, “Enflasyonun yıl içinde yüzde 50’yi aşacağını öngörüyoruz. Şubat ve Mart ayında yüksek gerçekleşen enflasyonun ardından zirve noktasının mayıs ayında olabileceğini düşünüyoruz” dedi.
ENFLASYON RAPORUNDA ‘LİRALAŞMA’ VURGUSU
Geçen sene Nisan ayına kadar yedi aylık yükselişin ardından tüketici enflasyonu mayısta tam kapanma tedbirlerinin etkisiyle yüzde 16,59’a düşmüştü. Ardından enflasyon belirgin bir yükseliş eğilimine girdi ve TL’deki rekor değer kaybının etkisinin fiyatlara yansıması ile Aralık’ta yüzde 36,08’e yükseldi.
Merkez Bankası (TCMB) yılın ilk enflasyon raporunda 2022 için enflasyon tahminini yüzde 11,8’den yüzde 23,2’ye çekerken, politikaların tamamının “liralaşma” için kullanılacağını belirtti.
MERKEZ MAYISTA ZİRVE BEKLİYOR
Üretim ve cari dengenin enflasyonun düşürülmesine katkı sağlayacağını belirten TCMB’nin enflasyon raporunda paylaştığı grafik enflasyonun ocakta yüzde 50’ye yaklaşabileceğine, Şubat, Mart ve Nisan aylarında yüksek seyredeceğine, mayıs ayında ise yüzde 55’e yaklaşarak zirve yapacağına işaret ediyor.
Reuters anketinde 2022 yılsonu enflasyon tahmin medyanı ise yüzde 35 seviyesinde oluştu. Tahminler yüzde 27,60 ila yüzde 42 bandında yer aldı.
Merkez Bankası (TCMB) Ocak ayı itibarıyla döviz rezervlerinde hem düşüş hem artış yönlü etki eden daha aktif bir politika izlemeye başlarken Türkiye ekonomideki problemleri bir kez daha kamu kontrolünün daha çok olduğu bir kur politikası ile çözmeyi deniyor.
MÜDAHALELER OCAK’TA AZALARAK SÜRDÜ
Ekonomide enflasyon sorunu büyürken, politikaların sürdürülebilirliği ve kamunun artan döviz riskine ilişkin Reuters bir analiz de yayımladı.
Bankacıların öncü verilerden yaptığı hesaplamalara göre, Aralık ayında başlayan Merkez Bankası (TCMB) rezervleri kaynaklı müdahaleler Ocak’ta da devam etti ancak bu miktar azaldı. Bankacıların hesaplamalarına göre rezervler geçen hafta olması gerekenden 600 milyon dolar ile 1 milyar dolar daha az arttı. Yine bankacılara göre tutar kurdaki istikrarlı seyir için kullanıldı.
Bankacılar Ocak’ta döviz için ihtiyaç olan arzın miktarının sonuncusu Aralık’a gerçekleşen belirgin müdahalelere göre “çok daha düşük” tutarlara gerilediğini belirtiyor. Burada da bankanın yeni uygulamaya aldığı, ihracatın yüzde 25’i ve gayrimenkul alımı dahil vatandaşlık döviz gelirlerinin tamamının TCMB rezervlerine kazandırması uygulamaları belirleyici.
Bu nedenle bankacılara göre artık TCMB rezervlerinden ne kadar kullanıldığının hesaplanması daha zor. KKM ve ihracatçıların döviz alımları gibi veriler için hala ekonomi yönetimi ya da siyasilerin bu verileri telafuz etmesine de ihtiyaç duyuyor.
Dolar/TL 13.5 etrafında çok dar bit bantta adeta sabitlenirken siyasiler 18’ün üzerindeki tarihi zirvelerden düşüşü “kurdaki köpük alındı” olarak yorumluyor ve sırada enflasyon düşüşü olduğunu söylüyorlar. Dolar/TL’de sert hareketlerin ardından oldukça stabil seyrediyor.
Bu tarz döviz kuru rejimleri başka ülkelerce de uygulanıyor. İngilizce olarak “dirty float” ya da “managed regime” adı verilen bu sistemlerde kur üzerinde kamu kısmen yada tamamen belirleyici. Bankacılar kamunun döviz riskindeki ve işlemlerindeki payının artmasıyla birlikte Türkiye’de de artık bu rejimlerin bir benzerinin oluştuğunu düşünüyor.
Kabul görmüş iktisat teorilerini benimseyen ekonomist ve akademisyenlerin neredeyse tamamı mevcut politikaların sürdürülebilir olmadığını ya da başarı şansının düşük olduğunu belirtiyor. Bazı akademisyenler ise uygulamaların bir “iktisat politikası bile sayılamayacağı” eleştirileri getiriyor.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Refet Gürkaynak, “Kur korumalı mevduat (KKM) ilk getirildiğinde ertesi gün erken seçim bekliyordum…. bu uygulama adeta bir saatli bomba gibi duruyor. Saatli bomba patlamadan önce hemen seçime gideceklerini sanıyordum. Bunu yapmadılar… Eğer sorunu çözdük zannediyorlarsa benim korktuğumdan daha kötü durumdalar… Biz kuru 8’den 18’e çıkardık ve 13’e düşürdük diye seviniyoruz. Olacak iş değil bu. Türkiye doğru yönetilmiyor” dedi.
TCMB Aralık ayında 20 milyar doları bulan doğrudan ve dolaylı müdahaleleriyle zaten negatifte olan swap hariç döviz rezervi eksi 60 milyar dolara geldi.
PİYASA DENGELERİ ARTIK ESKİSİNDEN DAHA FARKLI
Ancak bankacılar bu kez geçmiş satışlardan farklı olarak bireysellerin panik döviz alımlarının olmadığını, yabancı yatırımcının sıcak para yatırımının çok düşük olduğunu, düşük faizle bireysel kredi ile finanse edilen döviz birikimi artışı görülmediğini, TCMB’nin yüzde14 politika faizine rağmen bireysel kredi maliyetlerinin yüzde 40’a ulaştığına dikkat çekiyor.
Bankacılara göre piyasadaki her faiz zaten Aralık’tan beri TCMB’nin politika faizinin çok üzerinde oluşuyor. Buna yüzde 23’lü seviyelerdeki 10 yıllık Hazine tahvil getirisi ve bir çok kredi de dahil.
TCMB artık ihracatçıların döviz gelirlerinin yüzde 25’ini doğrudan rezervlerine alıyor. Benzer şekilde gayrimenkul dahil vatandaşlık işlemlerindeki döviz gelirlerinin yüzde 100’ü de TCMB’te satılmak zorunda. KKM’den de şu ana kadar 5 milyar dolara yakın dövizden dönüş yaşandı. Kurumsalların katılımı ile tutarda TCMB artış beklediğini de söylerken Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye göre ise bu tutar 10 ile 20 milyar dolar arasında olacak.
Kurumlar vergi teşvikleri ve kamu bankalarının en üst düzey yöneticilerinin telefonları öncülüğünde dövizden TL’ye kurumların ve bireylerin de geçmesi özendirilirmiş durumda. Kamu bankalarına bu süreç perfromans kriteri olarak bile belirlendi.
KAMUNUN RİSK YÜKLENMESİ NEGATİF
Döviz dengesi geçmişe göre daha olumlu görünüyor. Ancak her geçen gün kamunun daha çok kur riski üstlendiği bir süreç, olumsuz bir senaryoda ekonomiye negatif etkisinin daha da yüksek olacağı anlamına geliyor.
Bir bankanın döviz masası işlemcisi, “Basit bir hesap ile 20 milyar dolar aylık ihracat yapıyoruz desek haftada 1 milyar doların TCMB rezervlerine girmesi gerekir. resskont da var swap da var. Ancak TCMB rezervlerinde bu artışın sınırlı bir bölümünü görebiliyoruz. Farkın Aralık’ta olduğu gibi dövizin stabil seyri için arz olarak piyasaya satıldığını söyleyebiliriz. Öncü veriler Aralık’ta başlayan döviz satışlarının Ocak’ta da belirgin yavaşlayarak devam ettiğini gösteriyor.”
TCMB rezervlerin satışına ilişkin Reuters haberine yorum yapmadı ancak TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu dünkü konuşmasında TCMB rezervlerinden yapılan hesaplamalara ve bu yöndeki çıkarımlara katılmadığını zaten söylemişti.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ekonomistlerle son yaptığı toplantıda kamu kurumlarının gerekli gördüğü durumlarda dövize müdahale etmesisinin “yetki alanı içindeki bir konu” olduğunu söyledi.
Üst düzey bankacı, “Yabancı yatırımcı artık çok az. Bireysel tarafta panik döviz yönelimi 20 Aralık’ta durmuştu. Sonrasında sınırlı bir çözülme görüldü dövize yeni yönelim yok. Kurumsal tarafta ise yatırımcıların döviz bozdurması isteniyor. Kamu özellikle bu konuda öncü. Yabancı az, yerli bir şekilde dövize yönelmiyor ve sınırlı bozduruyorsa ise bu şekilde döviz dengesi daha sınırlı rezerv satışlarıyla şu anki gibi sabit kalıyor” dedi.
YABANCININ KURDAKİ ETKİSİ AZALDI, HÜKÜMET KURDAN MEMNUN
Kurda artık yabancının etkisi çok düşük. Lokallerin ise KKM ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 20 Aralık konuşması ile birlikte dövize yastık altına yönelimi artık görülmüyor. Yani artık piyasada bireysel kaynaklı panik “sonlandı” ve bu “doğru bir adım”.
Bu konuda eleştiri ise daha önceki faiz indirimi gibi yanlış adımların oluşturduğu bir sonuna geçici tedbirler alındığı yönünde.
Yine de ekonomi yönetimi ve siyasilerden gelen yorumlar ise son dönemde TL’nin “istikrarlı seyrinden” memnuniyet duyulduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kurun “istikrar kazandığını” belirtirken kur gibi “enflasyondaki köpüğü” de kısa zamanda ortadan kaldıracaklarını belirtiyor. Kavcıoğlu ise enflasyon raporunda kur baskının giderildiğini belirtirken, “Kuru hallettik, inşallah enflasyonu da bu politikalarla halledeceğiz” diyor.
Hükümetin politikasının odağında kaynakların ihracat, üretim ve yatırıma yönlendirilmesi ile cari fazla verilmesi yer alıyor. Döviz dengesinin pozitif bir seyre dönmesinin de desteğiyle enflasyonun 2023 seçimleri öncesinde tek haneye düşürülmesi hedefleniyor.
Rezervleri negatifte olan TCMB’nin döviz satışlarının ne kadar kadar sürdürülebilir olacağı da önemli bir soru Bankacılara göre cari denge burada kritik ve izlenmeli
Bir diğer taraftan analistler enflasyondaki yükselişe bugüne kadar her hangi bir önlem alınmadığına da dikkat çekiyorlar. Ocak’ta tüketici enflasyonun yüzde 45’i biraz aşması, üretici enflasyonun ise yüzde 100 civarına ulaşmasını bekleniyor. (REUTERS)