Yenilenebilir enerji santrallerinin desteklenmesi mekanizmasının geçen yıl TL’ye çevrilmesinin ardından yeni yatırımlara dövizle kredi bulmak zorlaştı. Kamu, projelere finansman sağlanmasını kolaylaştıracak ve sermaye yükünü azaltacak taban fiyat uygulamasını değerlendiriyor.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladığı elektrik üretimi, geçen yıla kadar uygulanan dolar cinsi elektrik alım garantisi sistemi sayesinde geçen 10 yılda keskin şekilde arttı.
YEKDEM adı verilen dolar cinsi alım garantisi sistemi bankaların yeni santral yatırımlarına daha kolay kredi vermesini sağlarken, geçen yıl itibarıyla rüzgâr, güneş ve jeotermal kaynakların toplam elektrik üretiminden aldığı pay yüzde 14’ün üzerine çıktı.
Hidroelektrik de dahil edildiğinde yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriğin toplam üretimden aldığı pay geçen yıl gibi kuraklığın görüldüğü bir yılda bile yüzde 33’ü geçti.
Yenilenebilir kaynakların üretimden aldığı görece yüksek bu pay Türkiye’nin uzun vadeli iklim hedeflerine ulaşmasına katkıda bulundu.
Ancak YEKDEM alım garantisi sisteminde fiyatlar, hükümetin gerileyen uluslararası elektrik fiyatları ve dövize endeksli maliyetleri azaltma isteği sonucu geçen yıl dövizden TL’ye çevrildi. Ayrıca 10 yıllık alım garanti süresi boyunca fiyatın yeniden belirlendiği formül de TL enflasyonu yansıtacak şekilde kurgulandı.
GARANTİ SÜRESİNİN UZATILMASI TALEBİ
Elektrik santrali yatırımcıları, TL’ye geçişin ardından yeni santral yatırımların durduğuna dikkat çekerek, alım garantisinin tekrar dolar cinsi belirlenmesi, alım garanti süresinin de uzatılması talebinde bulundular.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen Rüzgarda Yeni Dönemin Finansmanı başlıklı panelde konuşan Garanti BBVA’nın sürdürülebilir finansman birimi direktörü Emre Hatem, geçen yıl değiştirilen YEKDEM fiyatları nedeniyle santral projelerine verebildikleri kredinin döviz kısmının en fazla yüzde 30 ile sınırlı olduğunu, geri kalanını ise TL vermek zorunda olduklarını söyledi.
Bankalar olarak santral kurulum ve işletme maliyetlerini tüm kalemleriyle gözden geçirdiklerini ve santrallerin kazandığı paranın yüzde 70’inin TL cinsi, geri kalanının ise yabancı para cinsi olabildiğini belirten Hatem, tüm bankalara atıfta bulunarak “Biz finansör olarak kur riski almak istemediğimiz için şu anki matematik en fazla yüzde 30 döviz kredisi vermemizi sağlıyor” dedi.
Şu anda dolar ve euro cinsi borçlanmaya kıyasla daha yüksek TL kredi faizleri nedeniyle kredi alan santrallerin ilk 3-4 yıl görece yüksek geri ödemelerle karşılaştığını belirten Hatem, yeni sistemde yatırımcıların projeye daha yüksek oranda özkaynak koymaları gerektiğine de dikkat çekti.
YATIRIM İÇİN ÖZKAYNAK ORANI YÜKSELDİ
Santral yatırımcıları eskiden yüzde 25/75 olan özkaynakların krediye oranının yüzde 50/50’ye yükseldiğini ifade etmişlerdi.
Hatem, daha fazla döviz cinsi kredi kullanılırsa faiz ve özkaynak yükünün azalacağını ifade ederek, “Biz şunu diyoruz, özkaynak oranı yüzde 25-30 olmalı ki yatırımcı bu (yenilenebilir) alana yayılabilsin. Şu anda bir miktar daha yüksek gibi görüyoruz” dedi.
Yeni santral ihalelerinde taban fiyat uygulamasının finansmanı kolaylaştıracağını ifade eden Hatem bankaların yenilenebilir enerji santrali projelerine kredi verme iştahının devam ettiğini, Türkiye’nin yeşil enerji hedeflerini yakalamak için sadece rüzgar ve güneşe yılda 5-6 milyar dolar yatırım yapması gerektini ifade etti.
Panelde konuşan Enerji Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Zekeriya Aydın, yatırımcılar ve finansman tarafının ortaya koydukları öneriler doğrultusunda bakanlık içinde değerlendirme yürütüldüğünü ve bundan sonra yapılacak olan YEKA rüzgar santral ihalelerinde dövize değişikliklerine duyarlı taban fiyat belirleyebileceklerini ifade etti.
“Belki biraz daha fazla yabancı para cinsinden kıyaslamak ve bunun altına düşmemesini sağlamak yönünde bir çalışmamız var” diyen Aydın, bakanlığın bir yıl içinde uzun vadeli enerji planını kamuoyu ile paylaşmayı planladığını ifade etti. (REUTERS)